Rektum Kanseri Olanların Yorumları ve Deneyimleri
- Doç.Dr.Çağlar Ertekin

- 25 Ağu
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 6 Eyl

Rektum, kalın bağırsağın son 15–20 santimetrelik bölümünü oluşturur. Bu bölgede ortaya çıkan kanser, bağırsak iç yüzeyini kaplayan hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla gelişir. Kolon ve rektum kanserleri genellikle birlikte “kolorektal kanser” başlığı altında değerlendirilir. Rektum kanseri erken dönemde tespit edildiğinde tedavi başarısı oldukça yüksek olurken, geç evrede teşhis edildiğinde tedavi süreci daha zorlu hale gelir.
Belirtiler ve Tanı
Rektum kanserinin ilk işaretleri çoğunlukla bağırsak alışkanlıklarındaki değişikliklerle kendini belli eder. Hastaların yaşadığı yakınmalar şunlar olabilir:
Dışkıda kanama: Makattan taze kırmızı ya da koyu renkli kan görülebilir.
Dışkı şeklinin değişmesi: Dışkının normalden daha ince, şerit veya kalem ucu gibi çıkması ve sık tuvalete gitme isteği olabilir.
Tenesmus (tam boşalmama hissi): Tuvalete çıkıldığında bağırsakların tam boşalmamış gibi hissedilmesi ve bunun yarattığı rahatsızlık.
Makatta ağrı veya yanma: Özellikle hastalığın ilerleyen evrelerinde görülebilir.
Genel sindirim sorunları: Karın ağrısı, kabızlık ya da ishal atakları, nedeni açıklanamayan kilo kaybı ve sürekli yorgunluk gibi şikâyetler de tabloya eşlik edebilir.
Bu belirtilerden biri ya da birkaçı görüldüğünde vakit kaybetmeden bir doktora başvurmak büyük önem taşır. Tanıda en güvenilir yöntem kolonoskopidir. Bu işlem sırasında bağırsakların iç yüzeyi ayrıntılı biçimde incelenir ve şüpheli görülen bölgelerden biyopsi alınır.
Ayrıca tümörün yayılımını değerlendirmek için kan testleri (örneğin tümör belirteçleri), ultrason, bilgisayarlı tomografi (BT) ve rektum MR gibi görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır.
Tedavi ve Ameliyat Süreci
Rektum kanserinin tedavisi, farklı branşlardaki uzmanların birlikte çalıştığı multidisipliner bir yaklaşımla planlanır. Erken evredeki hastalarda genellikle cerrahiyle tümörlü bölge çıkarılır; buna ek olarak kemoterapi ve/veya radyoterapi de tedaviye dahil edilebilir. Rektumun pelvik bölgede yer alması nedeniyle bazı hastalarda ameliyat öncesi ışın tedavisi veya ilaç tedavisi gerekebilir.
Cerrahi sırasında tümörlü bağırsak bölümü çıkarılır ve sağlıklı kısımlar tekrar birleştirilir. İleri evrelerde ya da tümörün makat kanalına çok yakın olduğu durumlarda kalıcı kolostomi (bağırsağın karın duvarına ağızlaştırılması) gerekebilir. Ancak modern cerrahi teknikler sayesinde birçok hastada bu durum önlenebilmektedir.
Ameliyat genellikle laparoskopik (kapalı) yöntemle ya da açık cerrahiyle uygulanır ve ortalama 2–4 saat sürer. Operasyon sonrası ilk günlerde karın şişkinliği, ağrı veya uyku sorunları görülebilir. Ancak hastane koşullarında uygulanan ağrı kontrolü, sıvı desteği ve yakın takip sayesinde bu şikâyetler kısa sürede azalır.
İyileşme süreci her hastada farklıdır. Çoğu kişi ameliyattan sonraki birkaç hafta içinde bağırsak düzeninin yeniden normale döndüğünü ifade eder. Bazı hastalar geçici olarak kolostomi torbası kullanmak zorunda kalabilir. Bu torbalar çoğu zaman ilerleyen dönemde çıkarılır ya da hasta torbasız yaşamaya adapte olabilir.
Cerrahi sonrası en sık görülen sorunlar arasında yara enfeksiyonu (%15–20) ve geçici bağırsak alışkanlığı değişiklikleri bulunur. Bunun yanında, idrar yapmada zorluk ya da sık dışkılama isteği gibi sorunlar da görülebilir. Genellikle uygun diyet ve tedaviyle bu şikâyetler kısa sürede düzelir. Günümüzde kullanılan modern cerrahi teknikler sayesinde cinsel fonksiyon bozukluğu oranı %5 seviyelerine kadar gerilemiştir.
Gösterge | Oran / Değer |
Yıllık yeni vaka (Dünya) | 1,2 milyon |
Yıllık yeni vaka (Türkiye) | 13–15 bin |
5 yıllık yaşama oranı (erken evre) | %90 |
5 yıllık yaşama oranı (ileri evre) | %10 |
1 yıllık yaşama oranı (genel) | %83 |
5 yıllık yaşama oranı (genel) | %65 |
Hastaların büyük bölümü, ameliyattan sonraki 6–12 ay içinde normal yaşamına döndüğünü belirtmektedir. Erken evrede tedavi edilenlerde beş yıllık sağkalım oranı %90’a kadar çıkarken, ileri evrelerde bu oran yaklaşık %10’a kadar düşmektedir. Genel tabloda, dünya genelinde her yıl yaklaşık 1,2 milyon, Türkiye’de ise 13–15 bin yeni vaka tanı almaktadır. Ortalama olarak bir yıllık sağkalım %83, beş yıllık sağkalım ise %65 civarındadır.
Rektum Kanseri Hastalarının Yorumları
Rektum kanseri yaşayan pek çok kişi, hem tanı hem de tedavi sürecinde duygularını ve yaşadıklarını paylaşmaktadır. Bu yorumlar, aynı yolu yürüyen diğer hastalara da umut ve güç verebilmektedir.
Hızlı Toparlanma: Bir hasta, ameliyattan birkaç gün sonra taburcu olduğunu ve çok kısa sürede gündelik işlerini yapabilecek hale geldiğini anlatıyor. Kendi ifadesiyle, “Beklediğimden çok daha çabuk toparlandım, yeniden hayata dönmek bana büyük moral oldu.”
Kolostomi Süreci: Başka bir hasta, ameliyat öncesinde kolostomi torbası kullanma fikrinden çok endişelendiğini, ancak bu sürecin düşündüğünden daha kolay geçtiğini söylüyor. “Birkaç hafta içinde adapte oldum ve artık torbamla birlikte normal bir yaşam sürüyorum” diye paylaşıyor.
Bağırsak Düzeni: Bir diğer hasta, ameliyat sonrası ilk haftalarda sık tuvalete çıkma ihtiyacı hissettiğini ancak doktorunun verdiği beslenme önerilerine uyarak bu durumun zamanla düzeldiğini belirtiyor.
Ağrı ve Hastane Desteği: Bir hasta, ameliyat sonrası ağrıların beklediği kadar şiddetli olmadığını ifade ediyor ve “Hastanede bana gösterilen ilgi ve destek, kendimi çok daha güvende hissettirdi” diyor.
Aile Desteği: Uzun dönemde görüşlerini paylaşan bir hasta, sürecin en zor anlarını ailesinin desteğiyle atlattığını anlatıyor. “Kontrollerim temiz çıkmaya devam ettikçe kendimi daha şanslı hissediyorum. Ailemin yanımda olması bana en büyük güç oldu” sözleriyle duygularını dile getiriyor.
Psikolojik Destek: Bazı hastalar ise psikolojik yardımın önemine dikkat çekiyor. Bir hasta, “Psikolog desteği almadan bu süreci atlatmam çok zordu. Moralimin yüksek kalması tedaviye olan inancımı artırdı” diyerek ruhsal desteğin tedaviye katkısını vurguluyor.
Bu yorumlar, rektum kanseri tedavisinde yalnızca tıbbi müdahalenin değil, aynı zamanda psikolojik destek, aile ilgisi ve güçlü bir moralin de iyileşme sürecinde ne kadar belirleyici olduğunu gösteriyor. Hastaların çoğu, ameliyat ve tedavi sürecini “yaşamıma yeniden tutunmamı sağladı” diyerek değerlendiriyor. Bir başka hasta ise süreci şöyle özetliyor: “İyi ki tedaviye başlamışım, bu karar hayatımı değiştirdi.”
Uzmanlar da bu yorumları destekler nitelikte, hastalara düzenli kontrolleri aksatmamanın, dengeli beslenmenin, kısa yürüyüşlerle aktif kalmanın ve stresten uzak durmanın iyileşme sürecinde son derece önemli olduğunu hatırlatıyor.
Aile bireylerinin moral desteği de tedavinin başarısında en az ilaçlar kadar etkili görülüyor.
Sonuç
Rektum kanseri tedavisi, hem fiziksel hem de psikolojik açıdan yorucu bir süreç olabilir. Ancak günümüzde uygulanan modern yöntemler sayesinde oldukça başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Hastaların paylaştığı deneyimler, erken teşhisin ve tedavi ekibine duyulan güvenin sürecin başarısında ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ameliyat sonrasında düzenli kontrolleri aksatmamak, beslenme ve egzersiz önerilerine uymak, gerektiğinde psikolojik destek almak iyileşme sürecini hem daha hızlı hem de daha rahat hale getirmektedir.
Birçok hasta, “İyi ki bu tedaviyi oldum” sözleriyle yaşadığı deneyimin sonunda yeniden hayata tutunmanın verdiği mutluluğu dile getiriyor. Bu ifadeler, benzer bir süreçten geçecek hastalar için de güçlü bir umut kaynağı olmaktadır.
Özetle, rektum kanseri erken evrede yakalandığında büyük ölçüde tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ameliyat öncesi ve sonrası süreçte yaşanan zorluklar; sabır, doktor desteği ve aile desteğiyle aşılabilmektedir. En önemli noktalardan biri ise, şüpheli belirtiler yaşayan kişilerin vakit kaybetmeden doktora başvurmasıdır. Erken tanı, tedavi şansını ve yaşam kalitesini belirgin şekilde artırır.
















Yorumlar